İyi ve Güzel Olanı Paylaş!

Güney Kore’ ye geldiğim geçen yazdan beri Türkiye ve Kore arasındaki ortak noktaları ve farklılıkları anlamaya çalışıyorum. Zira bu analizler iyi dersler çıkarmak için büyük önem arz ediyor. Toplumların farklılıklarını göz önünde bulundurarak objektif yapılacak değerlendirmeler topluma dokunma gayretinde olan bizler için önemli çıkış kapıları ve içgörüler sağlıyor.


Geçen yazdan beri gözlemlerimin ve değerlendirmelerimin yurtdışında yaşayan herhangi bir yabancı gibi plansız biçimde ve işin doğal akışında elde edilen tecrübeden ibaret olmaması için uğraşıyorum. Çünkü farklı toplum ve kültürlerin içinde yaşayan her birey, mensubu olduğu toplumun çoğunun elinde olmayan kritik bir fırsata sahip: çokkültürlülük ve çok alternatiflillik.  Çok kültürlülük ve çok alternatiflilik, toplumların ve bireylerin çıkmazda olduğu ya da geri kaldığı hususlarda onlara farklı çözümler ve daha iyi seçenekler sunuyor. İşin aslı bu konu yalnızca yurtdışı ile alakalı değil. Hayatımızda mevcut bazı durumların daha iyi alternatiflerini, daha iyi olanı, daha güzel olanı gördüğümüz zamanlar oluyor. Asıl mesele tam bu durumlarda ne yaptığımız: kuru bir tecrübeyle mi yetiniyoruz, yoksa daha güzel olan bu alternatifi kendimizle, toplumumuzla mı paylaşıyoruz?

Türkiye' de İstanbul dışında güzel ve iyi  ve güzel tasarlanmış kafe ve mekanlar bulmak oldukça zor. Türkiye nin çoğu ürün, hizmet ve sistemde kötü tasarıma sahip olmasının sebebi bozuk düzenin yaygınlığı.

Kore’ de ülkemize göre daha iyi olduğunu gözlemlediğim ilk husus tasarım konusu oldu. Özellikle, iç ve dış mimaride, ürün, servis, fikir ve deneyim tasarlamada Güney Kore çok iyi bir seviyede. İnstagram hesabımdan Seul’ de gittiğim iyi tasarıma sahip kafeleri paylaştığım seriye de bu tasarım anlayışını ve farkını ortaya koyma ve çevreme gösterme amacıyla başlamıştım. Çevremden de bu konuda olumlu dönüşler aldığım için severek paylaşmaya devam edeceğim.

Türkiye' de İstanbul dışında güzel ve iyi  ve güzel tasarlanmış kafe ve mekanlar bulmak oldukça zor. Türkiye nin çoğu ürün, hizmet ve sistemde kötü tasarıma sahip olmasının sebebi bozuk düzenin yaygınlığı.


Yukarıda belirtmiş olduğum gibi bu durum tasarıma olan bakış açılarının iki ülkedeki farkından kaynaklanıyor. İstanbul’ u karış karış gezip oturmak için güzel bir kafe aradığımı çok bilirim. Şüphesiz benim gibi çalışmalarını bilgisayarla yapan birçok insan da bu konuda benimle aynı tecrübeye sahiptir. İçinde tütün ürünü tüketilmeyen, garsonların sipariş almak için müşteriyi sıkıştırıp durmadığı, nitelikli kahve ve çay sunan, mekan/ortam tasarımını tatmin edici seviyede yapabilmiş kafe sayısı İstanbul gibi bir metropolde bile oldukça az. Seul’ de plansız bir şekilde yaptığım yürüyüşlerde karşıma çıkan herhangi bir kafe  dahi yukarıda saydığım kriterlerin birçoğunu karşılar durumda. 

Türkiye' de İstanbul dışında güzel ve iyi  ve güzel tasarlanmış kafe ve mekanlar bulmak oldukça zor. Türkiye nin çoğu ürün, hizmet ve sistemde kötü tasarıma sahip olmasının sebebi bozuk düzenin yaygınlığı.


Bu yazıyı yazmakla amacım elbette şikayet etmek değil; ortadaki farkı göstermek. Tasarıma hak ettiği değeri vermeyen hiçbir düzen, insanı tatmin ve mutlu edemez. Çünkü iyi tasarım insana, insanın sarf ettiği zaman, para ve enerjiye saygı demektir. Yaptığı iş, ürettiği ürün, sunduğu hizmet insana dokunmayan hiçbir işin uzun vadede sosyo-ekonomik katkısından bahsetmek mümkün değildir.


Peki Türkiye’ de neden tasarım bu kadar önemsenmiyor? Örneğin, neden üzerine fazla düşünülmemiş kafeler bu kadar yaygın durumda? Kanımca bunun sebebi alternatifsizlik. İnsanlar daha iyi üretilmiş, daha iyi tasarım ve işlevselliğe sahip ürün, fikir, hizmet ya da deneyim alternatiflerini görmüş değil. Diğer herkes gibi günlük hayatta birer tüketici olarak daha iyi ve güzel olan alternatifleri görmeyen insanımız arz eden şirket, mekan, üreticiden daha iyisini talep etmiyor. Tüm insan ilişkileri, üretim, servis ve politika alanlarının doğasında olduğu gibi; tüketicinin tatminkâr olduğunu gören arz ediciler daha maliyetsiz ve zahmetsiz olan mevcut durumu korumak istiyor. Kafe sahibi daha iyi hizmet sunmanın, üretici daha iyi tasarlanmış ürünü üretmenin peşine düşmüyor. Çünkü tüketicinin talebi bitmeyecek.

Türkiye' de İstanbul dışında güzel ve iyi  ve güzel tasarlanmış kafe ve mekanlar bulmak oldukça zor. Türkiye nin çoğu ürün, hizmet ve sistemde kötü tasarıma sahip olmasının sebebi bozuk düzenin yaygınlığı.

Daha iyi tasarlanmış bir düzene ihtiyacımız var. İnsana dokunmayan, salt ticari  kaygı güden arz edicilerle dolu mevcut düzenin değişmesi gerek. Bunun tek bir yolu var: güzel ve iyi olanı paylaşmak, tasarımı bu düzenin merkezine koymak. Daha iyisini ve insana saygısı olan şirket ve kurumları talep eden bir toplum mevcut durumda sunulanı kabul etmez ve ilgi göstermezse arz eden kişi ya da kurumlar bu güçlü isteğe hitap etmek için daha iyisini üretmek zorunda kalacak.


Daha iyisini, daha güzelini hak ediyoruz. Hak ettiğimizi almak için güzel olanı paylaşalım ve ısrarla talep edelim.

Türkiye' de İstanbul dışında güzel ve iyi  ve güzel tasarlanmış kafe ve mekanlar bulmak oldukça zor. Türkiye nin çoğu ürün, hizmet ve sistemde kötü tasarıma sahip olmasının sebebi bozuk düzenin yaygınlığı.
İlham yazılarını okumak için tıklayın.