Aradığımız İnsanların Hikayesi: Yeditepe İstanbul

35 yaşındayım… Daha hiç bir şey yaşamadım ki ortasında olayım hayatın. Ama kenarındayım o kesin; hem de en kenarında, bizim mahalle gibi… “
İstanbul’ un Balat semtindeki kenar mahallede dönen bir dünyanın her biri özlediğimiz insanlardan olan karakterlere sahip sımsıcak bir mahalle dizisi Yeditepe İstanbul. Öyle sıcak ki dizide her bir karakterin ağzından dökülen sözcükler güçlü bir şiirin mısraları gibi anlamlı ve keskin.
Dizi, hayatının büyük bir bölümünü zenginlik ve refah içinde geçiren Olcay’ ın, kocasının iflas sebebiyle intihar etmesinin ardından kızı Duru ile biçare, İstanbul’ un kenar mahallelerinden birine taşınmasıyla başlar. Yaşamak zorunda oldukları yer ile kendileri arasında o kadar zıt bir ilişki vardır, bu kenar mahalleye o kadar yüksekten düşmüşlerdir ki ilk başlarda ne yapacaklarını bilemezler. Olcay’ ın önünde şimdi hakkında hiçbir şey bilmediği bir zor hayat vardır ve kızıyla bu çukurdan çıkmak için iş bulma derdindedir ancak kocasının servetiyle daha önce hiç çalışma gereksinimi duymadığı için bir türlü kendisine göre iş bulamaz ve birçok işe girip çıkar. Kızı Duru, konservatuar bölümünde okumaktadır ve babasının ölümünün ardından o ihtişamlı hayattan çekip alabildikleri, hacizden kurtardıkları piyanosuyla kenar mahalledeki evinde pratik yapmaktadır.
İstanbul’ un en yoksul mahallelerinden birine düşselerde Olcay ve kızı daha önce hiç görmedikleri kadar sıcak ve içten bir mahalle halkına karıştıklarını fark ederler. Olcay’ ın ev sahibi Havva Ana ve onun konağının eteklerinde kocaman bir aile olmasını bilmiş onun oğlu Ali, torunu Ömer, komşuları Sabri Usta ve ailesi, Önem, mahallenin şairi Yusuf ve kız kardeşi Nilgün, Doğan, Ferhan, Tevfik ve daha niceleri.  İstanbul’ un en kenar ama en kalbinde olan mahallesinde her biri insanlığın son örnekleri diyebileceğimiz bu karakterler ve onların arasındaki aşklar, sevgiler ve dostluklar ve hatıralarla örülü o eski Türkiye’ yi anlatan son dizi belki Yeditepe İstanbul.
Yeditepe İstanbul, 2000'li yıllarının İstanbul' unun en sıcak ve samimi semtlerinden Balat'ta geçer ve içimizden insanların anlamlı hikayelerini konu alır.
Her biri özel olan bu karakterlerin kendi hikayeleri ve aşkları var. Hadi her birini tanıyalım.

Olcay

Yeditepe İstanbul, 2000'li yıllarının İstanbul' unun en sıcak ve samimi semtlerinden Balat'ta geçer ve içimizden insanların anlamlı hikayelerini konu alır.
40 lı yaşlarına kadar ihtişamlı bir hayat süren ışıltılı Olcay, kocasının intiharı sonrası kızı ile hayata tutunmak zorundadır. Bu yüzden tüm zamanını iş arayıp deneyerek geçirir. Daha önce hiç yapmadığı işlerde tutunmaya çalışmakta, hiç düşmediği yerlere düşmektedir. Ancak herkes onun bu kenar mahalleye ait olmadığını bilir ve ışıltısını hiç kaybetmediğinin farkındadır.
Zarafet ve güzelliği, güçlü olması birçok insanın kendisine duygu beslemesine sebep olmuştur. Havva Ana’ nın oğlu Ali ve mahallenin şairi Yusuf ona karşı bir süre birbirlerinden habersiz duygu beslerler.

Yusuf

Yeditepe İstanbul, 2000'li yıllarının İstanbul' unun en sıcak ve samimi semtlerinden Balat'ta geçer ve içimizden insanların anlamlı hikayelerini konu alır.
Mahalle’ nin Şairi. Havva Ana’ nın deyimiyle Serseri bir gezegen Yusuf, mahallenin romanını yazmaya kafayı takmıştır. Sazanların Tarihi’ ni yazarak bu  mahallenin her insanının sıcaklığını ve hikayesini diğer insanlara açmak isteğindedir. Edebi cümlelerin peşinden gitse de o, mahallenin gözünde hep aylaktır.
35 yaşında, daha hiçbir şey yaşamamış, kendisini hayatın ortasında değil kenarında gören bir serseri gezegen. Olcay ile olan aşkı, bir türlü sonlarını bilememeleri ve bir arada kalmaya çalışmaları diziye damga vurmaktadır.
Mahallenin şairi Yusuf’ un daktilosundan birkaç satır:
” Karşılaştık ya tek avuntu bu.”
” Şimdi seni düşünmemeyi öğreniyorum. Yine de sen iyi misin?”

“Sırf başlayıp bitirebildiğim bir hikayem olsun diye. Bıktım ardımda yarım kalmış hikayeler taşımaktan. Çünkü bizzat ben yarım kalmış bir niyetim. Anlamlarını bilmeden sevip dinlediğimiz şarkılar var ya, işte biz böyleyiz. Sesin kıvrılıp büküldüğü yerde ıslanıyor gözlerimiz. Nedenini soruyorlar bilemiyoruz, kimseyi ikna edemiyoruz…”
“Zaman… Her şeyi yarına bırakırken, gücünü saklarken, kendini affedip affedip unuturken ve aynaya her baktığında gördüğünü kendin sanarken işte bize kalan bu…”

Ali

Yeditepe İstanbul, 2000'li yıllarının İstanbul' unun en sıcak ve samimi semtlerinden Balat'ta geçer ve içimizden insanların anlamlı hikayelerini konu alır.
Bu hayatın her birimizden aldıkları var. Her birimizin hayatla bir hesabı vardır bu yüzden. Ali’ nin de hayata  verdikleri inandığı doğrular uğruna. 80 darbesi öncesi sol örgütlerinde kendini davasına adayan, ancak darbe ile yakalanıp yıllarca işkence görmüş ve hiçbir zaman kendine gelememiş, onu karakola götürdükleri gecenin geçmişinde kalmış kayıp Ali. Döndüğünde aynı insan olamamış, yıllarını kayıp geçirmiş Ali, Olcay ve Duru’ nun mahalleye  gelmesiyle başlayan hikayede güneşini bulup karanlıklardan, kaybolduğu yerlerden çıkmaya çalışmaktadır.
“Yüreğimdeki bütün yüzler sana dönüşüyor”

Duru

Yeditepe İstanbul, 2000'li yıllarının İstanbul' unun en sıcak ve samimi semtlerinden Balat'ta geçer ve içimizden insanların anlamlı hikayelerini konu alır.
Annesi kadar zarif, ihtişamlı ve bir o kadar da bu mahalleye ait olmayan Duru ve onun piyanosu.. Henüz mahalleye taşındıkları sıra koca konağa gelen piyano tüm mahallenin havasını değiştirmiştir. Babasını kaybetmesiyle bir yıkıma uğrayan Duru, kenar mahalleye taşınmasıyla daha da yıkıma uğramıştır. Mahalle halkını ne kadar sevse de içinde bir yerlerde buradan çıkma, bu yoksulluğun ve çaresizliğin içinden kurtulma amacı taşımaktadır. Bu yüzden yeteneğine ve piyanosuna sıkı sıkı sarılmaktadır. Onu tüm mahalle çok sevse de Ömer’ in ona olan aşkı bir başkadır.

Ömer

Yeditepe İstanbul, 2000'li yıllarının İstanbul' unun en sıcak ve samimi semtlerinden Balat'ta geçer ve içimizden insanların anlamlı hikayelerini konu alır.
Mahallenin Yusuf kadar aylağı ve yaramazı genç Ömer, yıllarını serserilikle geçirmiştir. Duru ve Olcay’ ın mahalleye taşınmasıyla onun yüreğinde ve kalbinde yeni bir hayat başlamıştır. Sevdiği Duru ile bambaşka dünyalara ait olduğunu bilse de, onu kazanmak için “birkaç diploma ve sınıf farkını” kapatmak için yeniden okumaya karar vermiştir. Her zaman neşeli halleri ve ısrarlı sevgisiyle Duru’ yu kazanmaya çalışmaktadır.  Duru’ ya olan sevgisiyle giderek daha da olgunlaşmaktadır. İlk başlarda sevgisini kalbinin üzerine jiletle yaptığı D dövmesiyle göstermeye çalışsa da sonraları bunun sevgiyi göstermek için beyhude bir çaba olduğunu anlayacaktır.


Ömer ve Duru ‘ dan akılda kalan repliklerden

Yeditepe İstanbul, 2000'li yıllarının İstanbul' unun en sıcak ve samimi semtlerinden Balat'ta geçer ve içimizden insanların anlamlı hikayelerini konu alır.
Yeditepe İstanbul, 2000'li yıllarının İstanbul' unun en sıcak ve samimi semtlerinden Balat'ta geçer ve içimizden insanların anlamlı hikayelerini konu alır.
“Nereye gidersen git, annemin gittiği yerlere gitme. Çünkü ordan geri dönülmüyor.”


“+Duru: ben sana teşekkür etmek istiyorum; hissettiğin güzel hisler için…
-ömer: Bir teşekküre hayırın anlamı değişmez, eğer bu teşekkür teselli için ise buna hiç gerek yok; ben seni iskambil destesinde bulmadım ki şansıma küseyim. “

“+Duru: Bugün yine olsa yine göğsüne ismimi kazır mıydın?
– ömer: Herhalde yapmazdım Duru. Sevgimizi göstermeyi bilmiyoruz biz. Bu yüzden yaralayıp duruyoruz kendimizi.”
Dünyanın d’sini kalbinin üzerinde taşıyan Ömer’den:
” Vakitsiz bir gözyaşı olmasın diye muhtelif duygularımıza kas yapıyoruz.”

Havva Ana

Yeditepe İstanbul, 2000'li yıllarının İstanbul' unun en sıcak ve samimi semtlerinden Balat'ta geçer ve içimizden insanların anlamlı hikayelerini konu alır.
Mahallenin koca konağının sahibi, herkesin anası Havva. Herkesin gelip danıştığı, herkese kucak açan, Ali’ nin kayıp yıllarından çıkması için çabalayan, Ömer’ e annesinin yokluğunu hissettirmemeye çalışan Havva Ana. Olcay’ ın en büyük dayanağı ve yareni, komşusu Sabri Usta’ nın ahretliği Havva Ana, dizinin en önemli karakterlerindendir.
Yeditepe İstanbul’ da her biri bir dünya olan karakterleri saymakla bitirebilir miyiz? Müşterilerini tıraş ederken bir yandan hikayeler anlatan ağır başlılığıyla Ferhan, onun fedakar eşi ve Yusuf ‘un kardeşi Nilgün, ilk eşini evlendiği gün cinayete kurban veren, ancak enerji ve neşesiyle hayata tutunan Önem, sonralarda onun evlendiği çalışkan ve sabırlı Doğan, yıllarını Yusuf’ un kiracılığında geçiren emektar inşaat ustası Sabri  ve onun ailesi, Ömer’ in en yakın arkadaşı kahveci Tevfik, Yusuf’ a sevdalı Pembe ve daha niceleri.
Bu hikayede entrika yok, hırs yok. Bu hikayede şatafatlı ve gösterişli yaşamlar hiç yok. Yalnızca gerçeklik ve en gerçek his olan sevgi var.
Görmemiş olsanız da eski Türkiye’ yi , samimi dostlukları ve komşulukları, İstanbul’ un son mahalle örneklerini, esnaflığı ,fedakarlığı tanımak için 2001 yapımı bu sımsıcak diziyi izlemenizi tavsiye ederim.
——–
Yeditepe İstanbul, 2000'li yıllarının İstanbul' unun en sıcak ve samimi semtlerinden Balat'ta geçer ve içimizden insanların anlamlı hikayelerini konu alır.