Güney Kore’ ye Bir Türk Gözüyle Bakmak: Bilinmeyen Yanlarıyla Kore ve İnsanı

Güney Kore, son 60 yıllık dönemde Kore Savaşı sebebiyle ikiye ayrılan Kore yarımadasının bir parçası olarak savaş sonrası bağımsızlığını kazanmış, Uzakdoğu’ nun en önemli ülkelerinden birisidir. Son yarım yüzyıldır askeri darbeler dâhil onlarca tarihî mahiyette olay yaşasa da özellikle son otuz yılda ekonomi, eğitim, teknoloji gibi temel alanlarda yapmış olduğu reformlar, atmış olduğu adımlar sayesinde dünya teknolojisinin, ekonominin ve küresel ticaretin ana aktörlerinden birisi vasfını kazanmıştır. 55 milyon insanın yaşadığı, 100.000 kilometrekarelik bir alana yayılmış Güney Kore, resmi adıyla Kore Cumhuriyeti’ nde geçirdiğim elli günlük sürede gözlemlediklerim, tecrübe ettiklerim ve öğrendiklerim doğrusunda bir değerlendirme yazısı yazdım. Toplumsal yapı, ekonomi, iş hayatı, markalar, Kore insanının teknolojiyle olan ilişkisi, yabancı devletlere olan bakış açıları, bir turist ve yabancı bir birey olarak yaşamın kolaylıkları ve zorlukları gibi konularda bu yazının bilgilendirici olacağı inancındayım.

Güney Kore’ nin çeşitli alanlarda gerçekleştirdiği gelişime yazımın başında değindiğim gibi bu konuda yazılmış onlarca makale, üretilmiş binlerce içerik kaynaklarda bulunmaktadır. Dünyada onlarca ülke bu gelişmenin sonuçlarını görüp Güney Kore’ yi takdir ediyor. Ancak çok ve sürekli çalışmanın getirdiği bu gelişmenin tüm büyüsüne rağmen madalyonun karanlık bir yüzü de bulunmaktadır.

Madalyonun Diğer Yüzü

Kore’ de insanlar ve toplum yapısının mükemmellik anlayışı üzerine kurulu olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. İnsanlar, erken eğitim dönemlerinden itibaren çok çalışmak üzerine eğitilmektedir. Başarının “çok çalışmak” tan geçtiği kanısının yaygın olduğu ülkede iş hayatında da oldukça bazı durumlarda uygulanan uzun mesai saatleri göze çarpmaktadır. Bu kadar çok çalışmanın ülkeyi ve bireyleri başarıya götürdüğü görülse de insanların yaşamında ve psikolojilerinde olumsuz sonuçlara da sebep olduğu açık. Fazla çalışmak ve mükemmel olma anlayışının yaygın olduğu Güney Kore dünyada intihar oranlarının en yüksek olduğu ülke olarak göze çarpmaktadır. “Mükemmel” lik saplantısı ve hırsı yalnızca iş hayatında görülmemekte, dış görünüş konusunda da aynı bakış açısı bulunabilmektedir. Özellikle Seul’ de gençlerin önemli bir oranı estetik ameliyat yaptırmaktadır. Bu sebeple sokaklarda, metro istasyonlarında estetik cerrahi reklam afişleri yer almaktadır.

Bir turist olarak Güney Kore’ yi ziyaret ettiğinizde ülkede insanların mutlu ve huzurlu olduğunu düşünseniz de iş yaşamı ve toplumsal yaşamdan ötürü aslında ciddi bir baskı ve stres altında yaşamaktalar. Lise dönemindeki öğrenciler arasında en iyi birkaç üniversiteyi kazanma konusunda, üniversite mezunları arasında Güney Kore ekonomi pastasının yarısından büyük bir dilimini teşkil eden birkaç şirkete girme konusunda çok yoğun rekabet olduğu görülmektedir.. Toplumsal düzen, genç nesli belli dönemlerde rekabete itmektedir.

Farklı ülkelerden insanlar Güney Kore’ de yaşamak istese de Korelilerin ciddi bir oranı; özellikle genç insanlar yaşamın her alanındaki mükemmel ve başarılı olma rekabetinden dolayı yurtdışında yaşamak istiyor.

Tüm bu olumsuzlukları tespit ve yazmaktaki amacım kesinlikle kötülemek değil, yalnızca toplumsal ve bireysel yaşamın her ülkede olduğu gibi görünenden ibaret olmadığı belirtmek. Her halükarda, çalışkanlıkları ve gerçekleştirdikleri gelişmeler konusunda Güney Kore’ yi takdir etmek, ülke ve toplum olarak örnek almamız gerekir.

Geri Dönüşüm Hassasiyeti

Kore’ de geçirdiğim sürede gözlemlediğim önemli konulardan birisi de geri dönüşüm konusuydu. Çöp bırakma bölümleri kafelerde, marketlerde, evlerde ve sokaklarda kategorize edilmiş durumda. Türkiye’de de kategorize çöp bölümleri olsa da toplumumuz bu konuyu çok önemsemiyor. Ancak Kore’ de halk çöpleri her zaman ait olduğu bölümlere koyuyor, hane halkı çöpünü geri dönüşebilir ve dönüşemez olarak ayırıyor. Geri dönüşüm sayesinde doğal kaynaklarda ve ekonomide ciddi bir tasarrufa imza atıyorlar.

Teknoloji ve yaşamdaki yeri

Birçoğumuzun bildiği üzere teknoloji konusunda bir dünya markası olan Kore’de toplumsal yaşamda da son teknoloji kullanılıyor. Mobil cihazlar konusunda tüm dünyada olan teknoloji bağımlılığının Kore’ de biraz daha dramatik durumda olduğunu söyleyebiliriz. Metrolarda, ulaşım araçlarında, cadde ve sokaklarda kablosuz internet ağlarının bulunması sebebiyle etrafınızda bulunan insanların neredeyse hepsinin telefonlarla uğraştığını görebilirsiniz. Aşağıdaki foto, Korelilerin teknolojik bağımlılığını ortaya koyuyor.

Ahn Young-joon / The Associated PRess

Dış Görünüşe Verdikleri Önem

Yazımın başlarında da belirttiğim üzere mükemmel olma dürtüsü insanların dış görünüşüne gereğinden çok fazla önem vermesine sebebiyet veriyor. Bireylerin bazen dış görünüşe göre karşılaştıkları tepki ve saygınlık değişebiliyor (yaygın bir durum değil) . Bu sebeple insanlar toplum ve iş yaşamında daha saygın olmak ve sevilmek için birden fazla estetik ameliyat tercih edebiliyor.

Ulaşım

Gelişmiş ülkelerin en güçlü yanlarından birisi de (yalnızca “bir”isi) ulaşım ağlarının kalitesi ve yaygınlığıdır. Güney Kore de ulaşım yaygınlığı ve kolaylığı konusunda çok iyi bir noktada. Özellikle Seul’ de çok gelişmiş bir metro ağı mevcut. Metro dışında, otobüsler de çok kullanışlı durumda. Ayrıca taksiler de Türkiye’  ye kıyasla oldukça ucuz. Gelişmiş ulaşım ağı ve birçok alternatif sayesinde gündelik yaşam kolaylaşıyor, trafikte ve ulaşım sürecinde saatler kaybedilmiyor.

Seul Metro Ağı

İnternet

Teknoloji başlığı altında da belirttiğim gibi, Kore’ de sokaklarda, ulaşım araçlarında, metro istasyonlarında ve kamusal alanlarda bedava veya operatör kullanıcılarına tahsis edilmiş kablosuz ağlar bulunuyor.

Çalışma hayatı ve yoğunluğu

Yazımın başında da değindiğim gibi çalışma hayatı Koreliler için hayatın tamamı denilebilir. Dünyanın en fazla mesai yapan ülkesinin Güney Kore olduğu bilinen bir gerçek. Kore’ deyken bu ülkede uzun bir süre çalışmış bir arkadaşım Korelilerin patronlarını memnun etmek için çok fazla gayret ettiklerini anlattı. İş hayatında sürekli başarılı olma kaygısı, çalışanlar üzerinde gereğinden çok bir baskı oluşturuyor. Arkadaşım konuşmanın devamında hayatın başarılı olmaktan ibaret olduğunu düşünen insanların sayısının hiç az olmadığını belirtti. Başarısızlığın hayatta olmaması gerektiğini düşünen insanların birkaç küçük çaplı başarısızlıkta, bir iş kaybında kolaylıkla psikolojik sorunlar yaşadığını da ekledi.

Paranın Satın Alma Gücü ve Maaş

Satın alma paritesi genellikle asgari ücretler üzerinden yapılır. Bu sebeple asgari ücret üzerine eğilelim.

Güney Kore’ de asgari ücret yaklaşık 1 milyon 300 bin won( 1130 dolar). Asgari ücret, saatlik ücret üzerinden hesaplanıyor. Saatlik ücretin de 6000 won olduğu biliniyor. Koreliler bu ücretin az olduğunu düşünse de satın alma gücüne göre Türkiye’ den daha iyi. Ortalama bir yemek 6000-7000 wona yeniliyor, bir kafede ortalama bir içecek 4000-5000 wona satın alınabiliyor. Kurumsal bir firmada çalışıldığında maaşlar da iyi bir düzeyde olabiliyor.

South Korean 10,000 won note is seen on U.S. 100 dollar notes in this picture illustration taken in Seoul, South Korea, December 15, 2015. REUTERS/Kim Hong-Ji

Pazarlama Açısından Yaklaşım

Güney Kore’ ye gittiğim andan itibaren sürekli incelediğim konu toplumun karakteristik özellikleriydi. Zira toplumun özellikleri markaların pazarlama yönünü belirleyen temel etkenlerden birisi. Bu sebeple toplumu anlamaya çalıştım.

Kore halkı, Türk halkına kıyasla oldukça tek tip bir halk. Giyim ve yaşam tarzlarında “aynı” olana yönelim olduğu gibi, markalarda ve ürünlerde “aynı ve benzer” marka ve ürünleri deneyimlemeyi tercih ediyorlar. Popüler olanın, pazara hâkim olduğu bu ülkede de en dikkatimi çeken husus neredeyse her sektörde markaların sayılı olduğuydu. Kozmetik sektörünün zirvede olduğu ülkede neredeyse her sokakta aynı mağazalar bulunuyor. Geleneksel kafeler dışında da her yerde aynı markalar bulunuyor. Starbucks’ ın genellikle her caddede bulunduğu ülkede geleneksel market ve bakkalların yerinde 7 Eleven, CU, GS 25 gibi convenience store’ lar bulunuyor. Benzer giyim, benzer saç stili de “ aynı” insan modelini işaret eden diğer özellikler.

Yukarıda bahsettiğim tüm hususlar pazarlamanın ülkedeki yönelimini göstermeye yetiyor. Benzer ürünleri, stilleri ve deneyimleri tercih eden Kore halkı, bence tercihleri birbirinden oldukça farklı Türk halkına göre  “tanımlaması kolay” bir pazarı teşkil ediyor. Öte yandan, ülkede şirket giderlerinin ülkemize göre fazla olmasından dolayı şirketlerin pazarda faaliyet göstermesi için daha güçlü bir sermaye gerekiyor.

Kore’ nin ünlü kozmetik markaları. Meşhur Myeongdong Caddesi’ nde, ara sokaklarda her markanın birkaç tane daha mağazası olabiliyor.

Ünlülerin Muhteşem Etkisi

Pazarlama konusunda diğer bir nokta reklam ve pazarlama stratejileri. Ürünlerin ve markaların reklamlarında adeta bir “ünlü savaşı” var. Ünlü simalar müşteri tercihlerini çok fazla etkiliyor. Hemen hemen her reklamda bir ünlü yer alıyor. Örneğin, X ürünü çok ünlü bir sima ile alakalı olmasa ve mantıksal olarak özdeşleşmese dahi reklam görseli ünlü simanın X ürününü tutmasından ibaret olabiliyor.

 ———————————————————————————————-

          Kore’ de geçirdiğim sürede özel olarak dikkatimi çeken bazı hususlarda görüş ve değerlendirmelerimi bu yazı vesilesiyle paylaşıyorum. Bazı konular arasındaki zayıf alakanın sebebi de yukarıda bahsettiğim tarzı tercih etmem.

Şüphesiz ki bireysel, toplumsal; hatta ülkesel başarının ilk adımı farklılıkları; sahip olduğumuz pozitif ve negatif yanları tespit edebilmek. Toplumumuzu ve diğer toplumları iyi anlamak, aksiyonla birleştiği müddetçe hedefimize ciddi katkıda bulunacaktır.

Daha fazla yazı için batihandizdaroglu.com‘ u takipte kalın…